3 Aralık 2013 Salı

Kan Uyuşmazlığı Nedir? Nasıl Oluşur?

Tıp terminolojisinde kan uyuşmazlığı olarak yerini almış olan terim; insan vücuduna girmiş olan yabancı bir kanın, insan metabolizması tarafından yabancı olarak algılanması sonucunda meydana gelen bir durumdur. Bu tür durumlarda vücuttaki yabancı kan, metabolizma tarafından alerjen olarak algılanmaktadır. Aynı zamanda kan uyuşmazlığı terimi negatif veya pozitif değerli Rh uygunsuzluğu anlamına gelmektedir.
Özellikle hamile kadınlarda kendini gösteren bu durumda, anne ile karnındaki bebeğin kan grupları arasında Rh uyumsuzluğu olarak adlandırılmaktadır. Vücut yabancı kanı alerjen olarak algılar ve
böyle durumlarda, vücutta alerjik bir reaksiyon görülmektedir. Kan uyuşmazlığının 2 farklı türü bulunmaktadır. Eğer kan grubu Rh (+) olan bir erkekle, kan grubu Rh (-) olan bir kadının bebek yapması durumunda bebeğin kan grubu Rh (+) yani babasının kan grubu olursa, bebeğin RH (+) kan hücreleri yani alyuvarları annenin vücuduna geçer. Bunun nedeni ise, anneyle bebeğinin arasında doğrudan olarak bir kan bağının bulunmasıdır.

Hamilelik sırasında anne ile bebek arasında kan bağı, göbek kordonu yoluyla kurulmaktadır. Yani göbek kordonu bağlantısıyla bebek kendi kan hücrelerini annesiyle paylaşır. Bu paylaşım belirli bir oranda devam eder ve bebeğin annesine alyuvar aktarması durunca, annenin vücudu bu alyuvar aktarımına bir tepki olarak antikor üretmeye başlar. Tıp terminolojisinde kan uyuşmazlığı adını alan ve hayati risk taşıyan bu durum, asıl olarak bu aşamada başlar. Vücuda giren kana alerjen uyarısı veren anne vücudunun üretmiş olduğu antikorlar göbek kordonu yoluyla bebeğin vücuduna geçmektedir. Bir nevi bebek anneye göbek kordonu yoluyla alyuvar gönderirken, anne de bebeğe antikor gönderimi yapmaktadır. Bebeğin vücuduna giren bu antikorlar, bebeğin kan hücrelerini parçalar ve bu durum çocuk açısından sağlık sorunlarına yol açar.
Göbek kordonu yoluyla bebeğin vücuduna geçen annenin üretmiş olduğu antikorlar, bebeğin alyuvarlarının ölmesine yol açar. Bebek alyuvarlarında meydana gelen bu yıkım, bebekte kansızlık ve kalp yetmezliği gibi sorunların görülmesine yol açabilmektedir. Bebeğin alyuvarlarının yıkıma uğraması yani ölmesi, çok hızlı gelişen bir olaydır. Bu hızlı gelişim, bebeğin vücudunda su birikmesi sorununa da yol açabilmektedir. Su birikmesi sorunu, doğumdan sonra bebekte sarılık hastalığının oluşmasına neden olabilmektedir. Sarılık hastalığı hem anne hem de bebek için hayati riskler taşıyan bir hastalıktır ki tedavi edilmediği takdirde ölümcül riskler ve de sakatlıklar meydana gelebilmektedir.
Bakıldığında hem anne hem de bebek için çok ciddi bir sorun olabilen kan uyuşmazlığının tedavisi mümkündür.

Tedavi sürecinde kan uyuşmazlığı hastalığına neden olan annenin üretmiş olduğu antikorların üretilmesine engel olunmaktadır. Rh(+) kan hücrelerinin parçalanmasına neden olan antikorların anne vücudu tarafından üretilmemesi, sorunun önüne geçilmesi anlamına gelmektedir. Bu sayede, hem anne hem de bebek açısından ileride meydana gelebilecek hastalıklar önlenmiş olmaktadır. Anne ve bebeği için büyük riskler taşıyan kan uyuşmazlığı hastalığının tedavisinde, Rh(+) erkekten meydana gelen çocuğun Rh(-) annesine hamileliğin 28. Haftasında anti-D adındaki bir iğne yapılır. Bu ilaç, anne vücudunun antikor üretmesine engel olur. Aynı zamanda doğum sonrasında bebeğin kanının Rh(+) olduğunun anlaşılması durumunda doğumdan itibaren 72 saat geçmeden anti-D iğnesi yapılır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

konuyla ilgili yeni bilgiler ekleyerek katkı yapabilirsiniz..